Roma İmparatorluğu’nun bilim ve kültür merkezi: Side
Side, ismini Anadolu’nun yerel bir dili olan Luvice’den alan Anadolu tanrıçalarının kutsal meyvesi olan ve bereketi simgeleyen “Nar” anlamına gelmektedir.
Meyve aynı zamanda yarımada çevresinin bereketli topraklarını simgelediği gibi, antik dönemde kentin amblemi olarak da kullanılmıştır. 1947 yılında Ordinaryüs Prof. Dr. Arif Müfid Mansel’in başlattığı ve dönemsel olarak günümüze dek süren kazılarda elde edilen veriler kent tarihini Hititlere kadar uzandırmakla birlikte, esas yerleşimi MÖ. 8. yy. adalar üzerinden gelen Yunanlılara dayandırmaktadır.
Bölgede var olan (Perge - Silyon - Aspendos) diğer Pamfilya kentleri gibi, Side de önce MÖ 7. yy Lidya Krallığı, daha sonra sırası ile MÖ 6. yy ortalarında Pers egemenliğine girmiş, Perslerin yönetiminde büyüyen kent, Büyük İskender in Anadolu’ya gelmesi ile İskender’e teslim olmuştur.
Büyük İskender’in ölümünden sonra Side, kısa bir müddet için Suriye Krallığı’nın egemenliğine girmiş olsa da MÖ 1. yy sonlarına doğru Romalıların bölgeyi korsanlardan temizlemesi üzerine Pamfilya’nın diğer kentleri gibi Roma İmparatorluğu’na bağlanmıştır.
Roma hâkimiyeti altında Side büyük bir değişim geçirmiş, kent tapınak, çeşmeler, agora, boylu boyuna uzanan dükkânlar ile bezenmiş sütunlu caddeler ile bezenerek adeta Anadolu’da Roma İmparatorluğu’nun bilim ve kültür merkezi olmuştur. Bölge halkının MS. 4.yy başlarında Hristiyanlaşması sonucunda Side, bunu takip eden 2 yy boyunca bölgenin metropolitlik merkezi haline gelmiştir. Arap akınları ve adalardan gelen Haçlı saldırıları sonucunda bölge halkı kenti terk etmeye başlamış, Antalya ya göç etmiştir.
Günümüz Side’si 19. yy sonlarına doğru Giritli göçmenlerin, antik kalıntılar üzerine kurduğu Selimiye adlı yerleşimdir.
Side ziyaretinde gezilmesi önerilen kalıntılar:
-Şehir Surları
-Şehir Kapısı
-Sütunlu Cadde
-Agora ve Men Tapınağı
-Roma Hamamı ( Müze )
-İmparator Vespasian Çeşmesi
-Dynosisos Tapınağı
-Apollon Tapınağı